Aman da hoş gelmişsiniz

Yavrum kalk Nedamet Teyzenler geldi bi ellerini öp ...

1 Şubat 2010 Pazartesi

Khalid El Amin

178 boyunda 80-90 kilolarda bir adam düşünün. Sokakta görseniz bir restoranda kasiyer olduğunu düşünebilirsiniz .Ama içinde bir şampiyonun ruhu olursa ne boyunun kısalığı durdurur insanı ne fazla kiloları.
1999 yılında Connecticut’la kazandığı NCAA şampiyonluğu onu en güzel anlatan hikayelerden biridir.Sonradan bir NBA yıldızı olacak olan Richard Hamilton’la taşıdıkları takım şampiyon oldu ve NBA’ya gitme kararı aldı.2. turda Chicago Bulls tarafından 34. sırada seçildi. Kolej yıllarında yakaladığı istatistiklerin bazıları şunlardı. Üniversitenin gelmiş geçmiş en çok top çalan 5. en çok asist yapan 6. oyuncusu olmuş yüzde 94lik serbest atış yüzdesiyle kolejler rekoru kırmıştır.
Kolejde geçen başarıyla dolu yılların ardından NBA deneyimine gelmiştir sıra. Draft edildiği takım olan Chicago Bulls ile sözleşme imzaladı.50 maçlık NBA kariyeri başarılı da olmasına rağmen sakatlık nedeniyle yarıda kesildi. Ve ilk Avrupa deneyimini yaşamaya karar verdi.
Önce Fransa’nın Strasbourg takımına gitti.Daha sonra ise hepimizi yakından ilgilendiren hikaye başladı.
Türkiye’ye gelmeye karar verdi o sene güzel yatırımlar yapan Beşiktaş takımı onunla ilgilenmişti fazla düşünmeden geldi Türkiye’ye.İyi ki de geldi 2 sene üst üste ligin en değerli oyuncusu ödülünü aldı ve ligimizin en spektaküler oyuncusu haline geldi.İnanılmaz açılarla yaptığı basketler hızlı hücumlarla süslediği oyununun belki de en etkili kısmı üçlükleriydi.Özellikle yarı final maçında Ülker’e orta sahadan attığı üçlük Beşiktaş’ımızın unutulmazları arasındadır.İzlemeyenler gerçekten çok büyük şeyler kaçırmış demektir en kısa sürede izlemelerini öneriyorum.El-Amin’i bu kadar sevdiren özelliği belki de serbest atışlarıydı.Yaratıcı taraftarımızın bulduğu ve iki yıl boyunca maçların en eğlenceli noktalarından biriydi serbest atışları.
İsmine gönderme yaparak Amin diye bağırıyordu tüm tribünler hep bir ağızdan belki de bu manevi destek onun yüzde 95 ile serbest atış atmasını açıklıyordu.Her maçtan sonra tribünün yanına gelip çekilen üçlüye eşlik edişiyle de unutulmazlar arasına girdi kendisi gibi karakterli oyuncular olan Ayuso ve Praskevicius’la uyumu ona önce en değerli oyuncu ödülleri sonra Ukrayna’dan gelen çok cazip bir teklif kazandırdı.Yüreğinin bir kısmını İstanbul’da bırakarak gitti karadenizin karşı kıyısına orada da en değerli oyuncu seçildi şampiyonluk da kazandı.Çok istedi bir şampiyonlukta Beşiktaş’ımızla yaşamayı ama olmadı iki sene üst üste Ülker’in dev kadrosuna yenildik ama akıllara kazanan bir oyuncu vardı.
Bu ülkeye gelmiş belki de en karakterli oyuncu Khalid El-Amin. Ne eşini unuttuk ne çocuklarını Türkiye’de başka takımlarda oynamış olması da onu değiştiremez. Basketbolun Pascal Nouma’sıydın sen kalbimizdeki yerin hiç değişmeyecektir.AMİN


Hiç yorum yok: